anne ve babamıza karşı sorumluluklarımız nelerdir
PlanlıBir Hayat = Hedeflere Ulaşma. 21 Kasım 2018 1 1382. İnsan bir işi, bir hedeften dolayı yapmayı ister. Fakat ya kararsızlıktan, ya güvensizlikten, ya programsızlıktan bir türlü hedefine doğru yol alamaz. Kimisi de hedefine yanlış yol ve yöntemlerle ulaşmaya çalışır. Kimisi kestirmeden şu işi halledeyim, deyip
Sorumluluklarımnelerdir? Evdeki sorumluluklarımız şu şekildedir:Anne ve babamızın sözünü dinleriz.Odamızı temiz tutarız.Kıyafetlerimizi düzenli tutarız.İşlerimizi belli bir prensiple hallederiz.Annemize ve babamıza yardım ederiz.Kardeşlerimize yardımcı oluruz.Bazen evle ilgili alıverişlere ya da alınacak
Anneve babamız bizim dünyaya gelme vesilemizdir. Bizi büyütürken bir çok fedakarlıklarda bulunmuşlardır. Hastalığımızda bize bakmışlardır. En yakınımızdaki kişilerdir. Rabbimiz ve Peygamberimiz (s.a.v.) de anne ve babamıza saygılı olmamızı istemiştir. Bu yüzden anne ve babamıza saygılı olmamız gerekir.
Herçocuğun isim ve va-tandaşlık hakkı vardır. ♣ Her çocuğun sağlık hizmetlerinden yarar-lanma hakkı vardır. Çocuklar her türlü sömürü, kötü muamele, Çocukların bir işte çalıştırılması gerekir. şiddet ve ihmale karşı korunmalıdır. Her çocuğun anne ve babasını bilme hakkı yoktur
Anababa ölmekle onlara karşı olan sorumluluklar bitmez. Onların temiz hatıralarını devam ettirmek gerekir. İnsanları insan yapan da bir bakıma, nesilden nesile miras olarak intikal eden bu güzel duygu ve hatıralardır. Peygamberimizin; “Sevgi, verâset yoluyla kazanılır” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 22) hadîsi de bu gerçeği ifade etmektedir.
Les Site De Rencontre En France Gratuit. Toplum yapısının temeli olan ailenin kurucuları ve en önemli iki unsuru. Allah’ın insanlardan korunmasını istediği beş kutsal şeyden biri de, neslin devamıdır. Neslin devamını Allah canlıların kabiliyet ve yapılarına göre belli kanunlara bağlamıştır. Neslini devam ettirebilmek için en büyük zorluklarla karşılaşan canlı da insanoğludur. İnsan, canlıların en güçlüsü olmasına rağmen, doğduğu anda en zayıf olanların başında gelir. Bazı hayvan yavruları doğumdan hemen sonra, bir kısmı da kısa bir zaman sonra ayağa kalkabildiği, ihtiyaçlarını gidermeye başlayabildiği hâlde insanoğlu ancak, doğumundan yıllar sonra bu seviyeye gelebilir. Neslin devam edebilmesi için bütün bu zorlukları çeken ana babalardır. Anne, yavrusunu dokuz ay karnında taşır, hamilelik süresince pek çok güçlükle karşılaşır, hayatî tehlikeleri de göze alarak çocuğunu doğurur. Hiç bir şeye gücü yetmeyen bebeğini büyütmek için, uykusundan, istirahatinden, sıhhatinden feragat eder. Nitekim Cenâb-ı Allah şöyle buyurur “Biz, insana, ana-babasına iyilikte bulunmayı tavsiye ettik. Özellikle de anasını tasviye ederiz ki, o, kat kat zaafa düşerek ona hamile kalmış, emzirmesi de tam iki sene sürmüştür. Binaenaleyh; bana ve ana-babana şükret. ” Lokman, 31/14. Aile ve çocuğun ihtiyaçlarını temin etmek için baba yılmadan, usanmadan çalışır, yemez yedirir, giymez giydirir. Çocuğun bir yeri ağrısa, onlar daha fazla rahatsız olurlar. Çocuklarının rahatını kendi rahatlarına tercih ederler. Bu zahmetli meşgale, değişik safha ve şekillerde olmak üzere yirmi otuz yıl devam eder. Hatta, ana-babanın çocuğuna gösterdikleri ilgi hayat boyu sürer gider. Allah’ın, ana-baba ve çocuklar arasında yarattığı sevgi ve saygıdan kaynaklanan işte bu hak-görev ilişkisi, insan neslinin yozlaşmadan, sıhhatli ve sağlam bir şekilde devam edebilmesinin ve vazgeçilmez bir şartıdır. Ana-babanın çocuklar üzerindeki haklarını şöyle sıralayabiliriz 1. İtaat saygı Çocukların ana-babalarına karşı en önemli görevleri onlara itaat etmek, yapılması haram olmayan isteklerini yerine getirmektir. Cenâb-ı Allah şöyle buyurur “Biz insana, ana-babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın ilah tanımadığın bir şeyi bana ortak koşman için sana emrederlerse, artık onlara bu hususta itaat etme.” el- Ankebût, 29/8 Bu ayet ashabtan Sa’d b. Ebi Vakkâs hakkında nazil olmuştur. Hz. Sa’d olayı şöyle anlatmaktadır “Ben anneme hürmet ve itaat eden bir çocuktum, müslüman olunca annem bana -Sa’d! bu yaptığın nedir? Ya sen bu yeni dinini bırakırsın, yahut da ben yemem içmem ve sonunda ölürüm. Sen de benim yüzümden; “anasının katili!” diye ayıplanırsın, dedi. Ben; “Anneciğim böyle yapma. İyi bil ki, ben bu dini bırakmam!” dedim. Ve iki gün iki gece bekledim. Kadın ne yedi, ne içti. Bunun üzerine “-Vallahi anne, iyi bil ki, senin yüz canın olsa da bunlar birer birer çıksa, ben bu dinimi yine bırakmam. Artık ister ye, ister yeme” dedim. Bu azmimi görünce annem bu direnmesinden vazgeçti. Bunun üzerine yukarıdaki ayet-i kerîme nazil oldu. Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, XII, 121 . Peygamber Efendimiz de bir hadislerinde şöyle buyurdu “Allah size, annelerinize itaatsizliği… Haram kıldı.” Buhârî, Edeb, 4. Yukarıda zikredilen ayet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi ana-babaların istek ve arzularını yerine getirmek, onlara karşı çıkmamak Allah’ın emridir. Ancak, ana-baba çocuğundan Allah’a karşı gelmesini, O’nu inkâr etmesini, farz kıldığı bir şeyi yapmamasını, haram kıldığı şeyleri yapmasını emrederse; onların bu istekleri yerine getirilmez. Çünkü Allah’a isyan olan hususta, ana-baba da olsa, insanlara itaat edilmez. 2. Ana-babaya iyi davranmak. Allah’u Teâlâ Kur’an-ı Kerîm’de, insanın kimlere karşı görevleri olduğunu sıralarken şöyle buyurur “Yüce Rabb’ın şöyle emretti; Yalnız Allah’a ibadet edeceksiniz, ana-babalarınıza iyilik yapacaksınız. Şayet bunlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlarsa sakın onlara “öf ” dahi deme, yüzlerine bağırma, onlara tatlı söz söyle. Onlara, merhamet belirtisi olarak tevazu kanadını aç da, “Ya Rab, küçüklüğümde bana şefkat gösterdikleri gibi, sen de onlara merhamet et” de “el-isrâ, 17/23-24 Peygamber Efendimiz de “kime iyilik yapayım?” diye üç defa soran bir sahabiye, üç defasında da, “annene” cevabını verdikten sonra dördüncü soruda, babasına iyilik yapması gerektiğini söylemiştir. Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1. Ana-baba, çocuklarına yeteri kadar iyilik yapmamış olsalar, hatta bazı zararları dokunmuş olsa da, çocuklar, onlara yine de iyi davranmak mecburiyetindedir. Çünkü insanlar yaşlandıkça çocuklaşır. Çocukluğumuzdaki yanlış ve zararlı davranışlarımızı güler yüzle karşılayanlar bize muhtaç duruma gelince onlara, bize yaptıkları gibi iyi davranmamız aynı zamanda bir şükran borcudur. 3. Maddî ihtiyaçlarını gidermek. Yaşlanıp kendi ihtiyaçlarını temin edemez hâle gelince ana-babaların bütün ihtiyaçlarını temin etmek çocukların görevidir. Bu görev sadece ahlâkı olmayıp, hukuken de vardır. Bu görevini yerine getirmeyen kimse İslâmî yönetim tarafından buna zorlanır. Allah bu görevi evlâtlara yüklemektedir “Ey Peygamber! Sana ne sarfedeceklerini soruyorlar. De ki, sarfedeceğiniz mal ana-baba, akrabalar, yetimler, düşkünler ve yolcular içindir. Yaptığınız her iyiliği Allah bilir. ” el-Bakara, 2/215. Ashab-ı Kirâm’dan Ebu’d-Derdâ Hz. Peygamber’in kendisine dokuz önemli şey tavsiye ettiğini, bunlardan birinin de; ana-baba da dahil olmak üzere aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu belirtir. Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 9 Yine Peygamberimiz, cihada katılmak isteyen bir sahabiyi, ihtiyaçlarından dolayı, ana-babasının yanına göndermiştir. Buhârî, el-Edebu’l-Müfred, 9. 4. Saygısızlık etmemek. İslâm ümmetinin prensibi büyüklere saygı, küçüklere sevgidir. Saygıya en lâyık olanlar, saygıda kusur etmeyi dahi aklımızdan geçirmememiz gerekenler de ana-babalarımızdır. Bir gün Peygamberimiz ashabına; -“Size, büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?” diye üç defa sordu. Üç defasında da “evet bildir, Ey Allah’ın Resulü” diyen-ashab-ı kirâma bunların sırasıyla; “Allah’a ortak koşmak, ana-babaya karşı gelmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan söylemek” olduğunu belirtir. Buhârî, Edeb, 6. “Ana-babamı ağlar hâlde terkederek, hicret etmek üzere senin emrini almaya geldim” diyen bir sahabiye Peygamberimiz -“Onlara dön, nasıl ağlattınsa onları öylece güldür, sevindir” der ve henüz müslüman dahî olmayan ana-babasının yanına gönderir. 5. Rızalarını almak. İnsanın dünyadaki en büyük görevi şüphesiz ki, Allah’ın rızasını kazanmaktır. Bundan hemen sonra rızasını almamız gerekenler ise, ana-babalarımızdır. Çünkü, yukarıda geçen ayetlerde de görüldüğü gibi Allah’u Teâlâ, kendisine ibadetten hemen sonra ebeveyne iyiliği emretmiş , Peygamberimiz de “Allah’ın rızası, babanın rızasında, gazabı da gazabındadır” Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 1; Tirmizî, Birr, 3 buyurmuştur. İyilik yapmada babadan önce gelen annenin durumu da, tabii ki böyledir. Peygamberimiz çok öfkeli bir şekilde üç defa, “Yazıklar olsun o kimseye ” dediğinde Ashab-ı Kiram; “Kimdir o? Ey Allah’ın Resulü! ” diye sorunca; “Ana-babası veya bunlardan birisi yanında ihtiyarladığı hâlde, Cennet’e giremeyip Cehennem’i boylayan kimse” der. Müslim, Birr, 9. Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın anlattığına göre, bir adam peygamberimiz gelerek cihada gitmek için izin istedi. Peygamberimiz de ona; “Annen baban sağ mıdır?” diye sordu. Adam “Evet”, deyince Resulullah “O hâlde sen önce onların rızasını almaya çalış, ” buyurarak ona bu görevini hatırlattı. Tecrid-i Sarih Tercümesi, VIII, 377. 6. Kötü söz söylememek. Onları incitecek her tür kötü söz ve davranıştan kaçınmak gerekir. Bu kötü davranışların ebeveyne doğrudan yapılması haram olduğu gibi, onlara kötü söz söylenmesine sebep olmak da haramdır. Cenâb-ı Allah’ın, “Onlara öf dahî demeyin” yasağı yanında Peygamberimizin şu hadis-i şerîfi de çok dikkat çekicidir “Bir kimsenin ana-babasına sövmesi büyük günahlardandır”. -Ashab-ı Kirâm “Bir kimse ebeveynine nasıl söver?” deyince, -Efendimiz “Biri başkasına kötü bir söz söyler, o da tutar bunun ebeveynine söver” diye cevap verdi. Buhârî, Edeb, 4. 7. Öldüklerinde hayırla anmak, dua etmek. Ana-baba ölmekle onlara karşı olan sorumluluklar bitmez. Onların temiz hatıralarını devam ettirmek gerekir. İnsanları insan yapan da bir bakıma, nesilden nesile miras olarak intikal eden bu güzel duygu ve hatıralardır. Peygamberimizin; “Sevgi, verâset yoluyla kazanılır” Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 22 hadîsi de bu gerçeği ifade etmektedir. Böylece, nine ve dedelerle torunlar arasında bir sevgi bağı kurulmuş olur. Onları hayırla anmak, bağışlanmaları için dua etmek, Allah’u Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerîm’de bize öğrettiği dualardandır; “Ey Rabbimiz! İnsanların hesaba çekileceği kıyamet gününde beni, annemi, babamı ve bütün müminleri bağışla. ” İbrahim, 14/41 . Bir sahabî; “Ölümlerinden sonra da ebeveynim için yapmam gereken bir iyilik var mı?” diye sorunca Peygamberimiz şöyle buyurdu “Evet dört haslet vardır Onlara hayır duada bulunmak ve Allah’tan, bağışlanmalarını dilemek. Varsa vasiyetlerini yerine getirmek. Dostlarıyla ilişkiyi devam ettirip ikramda bulunmak. Akrabalarıyla ilişkiyi devam ettirmek ki, senin bütün akrabaların ancak onlar vasıtasıyla varolmuştur. Buhârî, el-Edebü’lMüfred, 19 Ölümlerinden sonra yapılacak duanın ebeveyne faydasını Peygamberimiz şöyle dile getirir “İnsan ölünce amel defteri kapanır. Ancak şu üç şeyle sevabı devam eder Sadaka-ı câriye, insanların faydalanacağı bir ilim ve arkasından hayır dua eden bir evlât” Buhârî, et-Edebü’l-Müfred, 19. Ayrıca onlara karşı iyi, güzel olan her davranışta bulunmak, kötü, çirkin her hareketten de sakınmak, onlara karşı olan görevlerimizdendir. Hayatta ve öldükten sonra ebeveynine karşı görevlerini yerine getiren, onları memnun edip hayır dualarını alan kimse, dünya ve ahiretin en büyük mutluluklarından birini kazanmış olur. Çünkü Peygamberimiz böylelerinin bereketli uzun bir ömre sahip olacaklarını, ebeveynin kendileri için yapacakları duaların Allah tarafından mutlaka kabul edileceğini ve Cennet’i kazanacaklarını müjdelemektedir . Hz. Peygamber çocukların ebeveynlerine karşı sorumluluklarının ne kadar büyük olduğunu şöyle dile getirmektedir “Çocuk, hiç bir iyilikle babanın hakkını ödeyemez. Ancak onu köle olmuş bir vaziyette bulur da satın alarak hürriyetine kavuşturursa hakkını öder.” Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 6 Üzerimizde bu kadar çok emek ve hakları olan anne ve babalarımızı sevmek ve onların sevgisini başka şeylerle değişmemek en önemli ahlakî görevlerimiz arasındadır. Bu görev, hayatta iken onlara karşı hürmet, şefkat ve merhamet göstermekle kendilerini hoşnut etmeye çalışmakla yerine getirilir. Gerçek anne-baba sevgisinin, “annemi, babamı seviyorum”, demekten ibaret olmadığını, onlara karşı maddî-manevî her türlü görevin yerine getirilerek bu sevginin ispat edilebileceğini unutmamamız gerekir. Büreyt’den rivayet edilen bir hadîs-i şerifte; adamın biri Kâ’be’yi tavaf ederken annesini omzunda taşıyarak tavaf ettirmiş Resulullah’ın yanına gelerek “-Hakkını ödedim mi?” diye sormuş. Resulallah buyurmuşlar ki “-Hayır, sana hamile iken alıp verdiği bir nefesin hakkı bile değil.” Bu şefkat dolu tasvirin, insanları anne babalarına teşekküre yönelttiği oldukça açıktır. Abdullah b. Mes’ud Hz. Peygamber sordu “-Ya Resulullah, amellerin hangisi daha üstündür?” Resulullah “- Vaktinde kılınan namaz” buyurdular. Abdullah b. Mes’ud diyor ki tekrar sordum “-Sonra hangisidir?” “-Anne-babaya iyiliktir” diye cevaplandırdılar. “-Sonra hangisidir?” dedim. “-Allah yolunda savaşmaktır. ” diye buyurdular. Hülâsa anneye ve babaya her türlü ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde bütün maddî ihtiyaçlarını gidermek, onlara “öf” bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en güzel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları üzmemek bıkkınlığı ifade edebilecek bir tavır takınmamak gerekir. Gönüllerini kıracak en küçük bir sözden bile kaçınmak, her hususta rızalarını kazanmağa çalışmak, onları kendisinden memnun etmek, yaşlandıklarında onların her türlü hizmetine koşmak, hastalık anlarında tedavî ve bakımlarını yaptırmak çocukların görevidir. Hasta veya yatalak hâllerinde onların hizmetlerinde bulunmak Cennet’in kapılarını aralayan bir davranıştır .
22 Şubat 2015 Sorular Cevaplar 10 Görüntüleme Birey olarak ailemize karşı daima duyarlı ve anlayışlı olmalıyız. Evlat olarak anne, baba ve diğer kardeşlerimize karşı çeşitli sorumluluklarımız olur. Bunları yerine getiren biz olmalıyız. Kan bağının yanı sıra uzun yıllar boyunca beraber olmamız bize yol gösterir. Anne ve babaya karşı daima saygılı olup iyilikte bulunmalıyız. Geçim sıkıntısı yaşıyorlarsa onlara maddi olarak destek sağlamalıyız. Anne ve babamıza karşı daima güler yüzlü, tatlı sözlü, yardımsever, anlayışlı olmalıyız. Onların emirlerine of yada öf gibi kelimeler söylemekten kaçınmayız. Onlara karşı yaptığımız her işte memnun etmeli iyi davranmalıyız. Muhtaç duruma geldikleri zaman onların bakımını seve seve yapmalıyız. Onlardan izin almadan bir yere gitmemeliyiz. Öldükleri zaman onların arkasında dua ederek hayır yapmalıyız.
Dünyaya gelmemize vesile olan anne-babalarımız, bizler için hayat ve huzur kaynağıdır. Bir hiçken Rabbimizin lütfuyla, anne-babamızın, sevgi, şefkat ve merhamet dolu kucağında hayata başlarız. Anne-babanın çoçuğuna karşı beslediği sevgi, çok üstün bir sevgidir. Söz ile anlatılmayacak bir zevkle, kol kanat gererler-sahip çıkarlar. Her zaman, ilk önce çoçuğu düşünürler. Öyle ki onlar, yemez yedirirler; giymez giydirirler; ağlatmaz ağlarlar. Doğruyu, yanlışı, şefkati, merhameti, sevgiyi, fedakarlığı ve daha nice insanî erdemleri öncelikle onlardan öğreniriz. Bu sebepten dolayıdır ki; anne-babalarımız ilk dininde de anne-baba hakkı çok büyük bir öneme sahiptir. Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor. "Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş Allah adır." Lokman-14Fizilal-il Kuran Şüphesiz her müslümanın hedefi, Allah-ü Teala nın rızasını kazanmak ve ahirette sunacağı nimetlere ulaşmayı hedefler. Bu hedefe ulaşılmasında, salih amellerin ayrı bir yeri vardır. Anne-babaya karşı yumuşak davranıp, onların hayır ve duasını almak bu hedefe ulaşmada, müslümana yardımcı olacak en büyük etkenlerden biridir. Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur. “Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir Mazlumun duası, misafirin duası ve anne- babanın evladına duası.” İbn Mace, Dua, 11 Bir mümin anne-babasına kesinlikle kötülük ve eziyet etmemelidir. Devamlı onlarla güzel bir dil ile, sesini yükseltmeden konuşmalıdır. Onlara iyilikte bulunmalı, saygılı davranmalı ve her ne olursa olsun onları üzmemelidir. Unutmamalıdır ki kendisi güçsüz iken, anne-babası onu hiç kimseye muhtaç etmeden bütün zorluk ve meşakketleri aşmışlardır. Çoçuğun mutluluğu için nice fedakarlıklara katlanmışlardır. Zamanımızın çoçuklarını göz önüne aldığımız vakit, anne-baba ve büyüklere karşı saygının çok fazla olmadığını görürüz. Küçük olan büyüğe saygı göstermesi gereken yerde, çoğu zaman büyüklük kompleksine girebiliyor. Bu tür olaylarda kötü sonuçların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Aslında işin temeline bakmak İslamdan uzaklaştıkça, maneviyata verilen değerler azaldıkça, bu tür olayların çıkmasına şaşırmamak lazım. İşin bu noktasında da olgun, hak ve hukuku bilen insanlara sorumluluklar düşüyor. Yüce Rabbimizin emri olan, Emr-i bi l ma ruf nehy-il anil münker İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak i yaygınlaştırma ve hayatta tatbik etme işi, mümin insanların üzerine bir yükümlülük oluyor. Erdemli faziletli anne-babalar, çoçuklar için büyük bir rahmet ve berekettir. Bir anne-baba herzaman çoçuğunun iyiliğini ister. Ona zarar gelecek bütün tehlikelere karşı, gözünü kırpmadan kendini öne atar. Çoçuğu ister küçük olsun, ister evlenmiş ve çoçuk sahibi olmuş olsun, ona karşı aynı duyguları besler. İşte bu tür sebepler göz önüne alındığı zaman anne-babanın hakkını ödemenin, çokta zor olduğu kanaatine varıyoruz. Zaten Peygamberimizin hadis-i şeriflerinden de anlıyoruz ki; anne-babanın haklarını ödeyemeyiz. Yapmamız gereken ise, onları mutlu edecek davranışlarda bulunmaktır. Büreyt den rivayet edilen bir hadîs-i şerifte; adamın biri Kâ be yi tavaf ederken annesini omuzunda taşıyarak tavaf ettirmiş. Resulullah ın sav yanına gelerek "Hakkını ödedim mi?" diye sormuş. Resulullah sav buyurmuşlar ki "Hayır, sana hamile iken alıp verdiği bir nefesin hakkı bile değil." Yüce Rabbimiz tarafından biz insanlara yol haritası olarak gönderilen Kur an-ı Kerim de, özellikle anne-babanın yaşlılık günlerine işaret edilmektedir. Yaşlanan anne-babaya bir "öf" bile denilmemeli, her istediklerini yapmaya çalışılmalıdır. İşte imtihanın zor olan tarafıda belkide budur. Çünkü anne-baba kendi ayakları üstünde kalabiliyorken her şey güllük gülistanlık; yaşlandıklarında ise onları kendi hallerine bırakmak olmamalıdır. Hem onların bu hallerine bir gün bizim de düşebileceğimizi, aklımızdan çıkarmamalıyız. Her ne olursa olsun ölümüde aklımızdan çıkarmamalıyız. Çünkü kim nekadar, yaşayacak? Kim ne zaman ölecek? sorularına cevap bulma imkanımız olmadığı için yarın; keşke bunu yapmasaydım veya keşke onlara çok daha iyi davransaydım dememek için, elimizden gelenin daha fazlasını anne-babalarımız için yapmalıyız. Ebu Davud’un rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle denilmektedir. Resulullah sav’ın yanında oturuyorduk. Beni Seleme’den bir adam geldi ve dedi ki “Ya Resulullah! Annem babam öldükten sonra, onlar için yapmam gereken bir vazife kalır mı?” Resulullah sav buyurdular ki “Evet, onlara dua etmen, onlar için istiğfar etmen. Verdikleri sözlerini yerine getirmen. Onlarla bağlı olduğun akrabaya sılayı rahim yapman ve arkadaşlarına ikramda bulunman…” Sözün özü olarak; Anne ve babaya her türlü ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde bütün maddi ihtiyaçlarını gidermek, onlara öf bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en güzel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları üzmemek, bıkkınlığı ifade edebilecek bir tavır takınmamak gerekir. Gönüllerini kıracak en küçük bir sözden bile kaçınmak, her hususta rızalarını kazanmağa çalışmak, onları kendisinden memnun etmek, yaşlandıklarında onların her türlü hizmetine koşmak, hastalık anlarında tedavî ve bakımlarını yaptırmak çocukların görevidir. Hasta veya yatalak hallerinde onların hizmetlerinde bulunmak, Cennet in kapılarını aralayan bir davranıştır. Rabbim bizleri, anne ve babalarına karşı bütün sorumluluklarını yerine getiren insanlardan kılsın...Amin Selam ve dua ile... Muhammet Şerif
5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ailenizdeki rolünüze göre abla, ağabey, kardeş, çocuk gibi haklarınızı ve sorumluluklarınızı yazınız. konusunu kısaca ve uzun ele rolünüze göre abla, ağabey, kardeş, çocuk gibi haklarınızı ve sorumluluklarınızı yazınız. konusu ile ilgili kısaca bir yazı örneği ;Cevap Ailenizdeki haklarım Beslenme, Barınma, Eğitim, Sağlık, Güvenlik, Düşünce ve Fikir ifadesiAilenizdeki rollerim Kardeş, abi, çocukAilenizdeki sorumluluklarım Odamı toplamak, Çöpleri atmak, Ev işlerine yardım etmek, Evi kirletmemek, Ufak işlerde aileme yardım etmekAilenizdeki rolünüze göre abla, ağabey, kardeş, çocuk gibi haklarınızı ve sorumluluklarınızı yazınız. konusu ile ilgili uzun bir yazı örneği ;Cevap Ailenizdeki haklarım şunlardır ;Eğitim hakkıGüvenlik hakkıBeslenme hakkıSağlık hakkıFikir ve düşünce hakkıAilenizdeki rollerim şunlardır ;AbiAblaKardeşAilenizdeki sorumluluklarım şunlardır ;Evi temiz tutmakOdamı toplamakDerslere çalışmakÇiçekleri sulamakÇöpleri atmakEkmek almakUfak işlerde aileye yardım etmekSofra hazırlama ve toplamada aileme yardım etmek Ailenizdeki rolünüze göre abla, ağabey, kardeş, çocuk gibi haklarınızı ve sorumluluklarınızı Hakkında Soru Sormak İster Misiniz ? Yorum ve Düşüncelerinizin Bizim İçin Ne Kadar Değerli Olduğunu Biliyor Musunuz ? Destek ve Yorumlarınız için Tıklayınız...
Anne ve Babalarımıza karşı görevlerimiz nelerdir?Anne ve babalarımıza karşı vazifelerimiz nelerdir?Anne babanın evlat üzerindeki hakları..Ailemize karşı sorumluluklarımız ... Anne ve baba olmak en önemli görevdir, vazifedir. Bu vazifenin ihmali çocukların dünyasının ihmalidir. Anne babaların çocuk yetiştirmeye önem vermesi gerekirken, çocuklarında kendilerini yetiştiren anne ve babalara karşı sevgi ve saygıda kusur etmemeleri gerekir. Özellikle de çocukların aşağıdaki hususlara dikkat etmeleri önemlidir— Anne ve babanın sözlerini dinlemek.— Onların emir ve isteklerini hemen yerine getirmek.— Onlar geldiğinde saygı bağlamında ayağa kalkmak.— Onlarla konuşurken, sohbet ederken ses tonuna dikkat edip onların sesinden yüksek bir ses tonuyla konuşmamak.— Onlara hitap ederken sevgiyle ve saygıyla hitap etmek.— Herhangi bir girişimde onların fikir ve düşüncelerine başvurmak, onların gönüllerini kazanmak.— Onların yüzlerine karşı yüzünü ekşitmeyip, güler yüzlü ve tatlı sözle davranıp gönüllerini almak.— Onların hayır dualarını almakAnne ve babanın evladı üzerinde 10 hakkı vardır. anne baba muhtaç ise yedirmek. kendi ihtiyaçlarını göremeyecek kadar muhtaç ise onlara hizmet etmek. onlara icabet etmek hemen cevap vermek. olmayan bir şeyi istediklerinde itaat etmek. ve baba ile konuşurken yumuşak konuşmak, kırıcı ve kaba Allah'ü teala''siz Anne ve babalarınıza üf bile demeyin'' buyurmuştur. ihtiyacı olursa giydirmekgücünün yettiği kadar. arkasından yürümek. için sevdiğini onlar içinde sevmek. için çirkin gördüğü şeyi onlar içinde çirkin görmek. ne zaman endisi için dua ederse onlar içinde dua hadis'i şerif'de;Kişi Anne veBabasına duayı terk ettiği zaman o kimsenin dünyada rızkı ebu leys'e''Anne ve baba evladından kızgın ve kırgın olarak vefat ederse,vefatından sonra memnun etmek mümkün olur mu? diye üç şeyle mümkün olur olmak. yakınlarına ve dostlarına iyilik yapmak. için sadaka verip,dua ve istiğfarda bulunmak Son eklenen ruyalar rüya tabiri Rüyada beyaz kıyafetli olarak hz. Ali'yi görmek Dağdan inerken kurbağadan korkup bağırdım Altın yüzük, kar, ölü hayvanlar ve bal ikram ettim Rüyamda bulaşık makinası almam ne demek devamlı dişlerim elime dökülüyor agrısız rüyam da başka kimse nı namaz kıldı nı gormek rüyada kar görmek rüyamda sigara paketini eşime verdim ruyamda sag elımın sarktıgını gordum
anne ve babamıza karşı sorumluluklarımız nelerdir