allahın vücut sıfatı ile ilgili ayetler
Allahın zati sıfatları. Kur'an-ı Kerim. Müteşabih ayetler. Feraidül fevaid kitabında diyor ki: Allahü teâlânın zati sıfatları altıdır: 1- Vücud=Ezelden ebede kadar vardır. 2- Kıdem=Varlığının öncesi yoktur, ezelidir. 3- Beka=Varlığının sonu yoktur, ebedidir. 4- Vahdaniyet=Eşi, benzeri ve ortağı yoktur. 5- Kıyam
2Bizler, ilmin kaynağının Allah olduğunu bilmeliyiz. İlim öğrenmek istiyorsak Kur’an’a yönelmeliyiz. Hayatımız ilimle dolsun, hiçbir anımız boş geçmesin istiyorsak Kur’an’la beraberliğimizi artırmalıyız. Diğer ilimler bizim için Kur’an ilminden önce geliyorsa o zaman hayatımızda bir dengesizlik oluşacaktır.
Kuran-ı Kerim'in Müteşabihan Mesani Özelliği Prof.Dr. Suat YILDIRIM Kur’an-ı Kerim müteşabih ayetlerden iki yerde bahs eder. Bunlardan birincisi: "Bu Kitabı sana indiren O’dur. Onun ayetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar kitabın esasıdır. Ayetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi
21Peygamberlerin günahtan korunmuş olması peygamberin hangi sıfatı ile ifade edilir? a) Sıdk Oda hemen oluverir.(Yasin Suresi,82. Ayet)” bu ayet ile ilgili yaratmak yoktan var etmek manasına gelen subuti ”anlamına gelen Allahın sıfatı aşağıdakilerden hangisidir. a) Beka. b) Vahdaniyet. c) Vücut. d) Kıdem . 70
Buayet ile bizi yoktan var eden Yüce yaratıcımız; ihtiyacımız olan şifanın Kur'an da bulunduğunu bildiriyor. İnsanın işlediği günahlar, kalbini kirletir ve paslatır. Konuyla ilgili olarak Allah Resulü S.A.V Efendimiz söyle buyuruyor: “Kul bir
Les Site De Rencontre En France Gratuit. Her mükellefin Allah’ı hem zatı hem de sıfatlarıyla tanıyıp iman etmesi farzdır. Allah cc; bütün evreni yaratan ve mutlak surette varlığına ve birliğine inanılması vâcib olan yüce zâtın ismidir. Allah-u Teala’da bulunduğunun bilinmesi ve inanılması gereken vacib sıfatlar yirmidir. Bunlar dört kategoridedir. a Zati ve nefsi sıfatlar b Selbi sıfatlar c Subuti sıfatlar d Ma’nevi sıfatlar Zati ve Nefsi Sıfatlar Allah’ın nefsî, yani zâtı ile ilgili bir tek sıfatı vardır. O da Vücûd’tur. Vücud, yüce Allah’ın zâtiyle mevcûd ve var olduğu, yokluğunun ise söz konusu olmadığı anlamına gelir. Selbi Sıfatlar Selbi sıfatlar, Allah-u teâlâ’da bulunması uygun olmayan sıfatları selb eder, yani kaldırır. Selbi sıfatlar beştir. 1- Vahdaniyyet Tek olmak Yani yüce Allah, zâtında tektir ve ortağı bulunmadığı gibi, aynı şekilde her bir muayyen sıfatı da tektir, müteaddid olamaz. Vahdaniyyet sıfatı, Allah-u teâlâ’nın gerek zâtının ve gerek belli bir sıfatının tek başına bulunmadığı, başka bâtıl ilahların, gerek ulûhiyyetinde ve gerek sıfatlarında ona ortak olduğu yönündeki sıfatları selb eder ve kaldırır. 2- Kıdem Ezelilik Bu sıfat, Allah-u teâlâ’da bulunması uygun olmayan adem ve yokluk sıfatlarını selb eder ve kaldınr. Yani yüce Allah, zâtıyla ve sıfatıyla kadîmdir, yani varlığının öncesi yoktur ve ezelîdir. 3- Bekâ Ebedilik Bu sıfat, Allah-u teâlâ’da bulunması uygun olmayan, son bulma ve fânî olma sıfatlarını selb eder ve kaldırır. Yani yüce Allah, zât ve sıfatıyla bâkîdir, yani vücûdu için son bulmak yoktur ebedîdir. 4- Muhalefetün lil havadis Yaratılanlara muhalefet ve benzememezlik Bu sıfat, Allah-u teâlâ’da bulunması uygun olmayan, hâdislere yani sonradan var olanlara benzeme sıfatını selb eder ve kaldırır. Yani yüce Allah, yaratıklara benzememekte ve şekli ve cismi bulunmamaktadır. 5- Kıyam bi nefsihi Zatıyla kaim Bu sıfat, Allah-u teâlâ’da bulunması uygun olmayan, başka kişiye yada başka mekâna muhtâc olma sıfatını selb eder ve kaldırır. Yani yüce Allah’ın dışındaki her yaratık, herhangi bir şekilde belli bir mekân ve yerde bulunma ve başka bir şeye muhtâc olma niteliği taşırken, Allah cc ise bunların hiçbirine kat’î sûrette muhtâc değildir. Subuti Sıfatlar Subuti sıfatlar, Allah-u teâlâ’da bulunan ve zâtından ayrılmayan sâbit sıfatlardır. Bunlara “mânâ sıfatları” da denir. Subûtî sıfatlar yedidir. 1- Hayat Dirlik Yüce Allah’ın bu sıfatı, kudret irâde ve kelâm sıfatlarıyla ilgilidir. Ancak Allah-u teâlâ’nın hayatı ve diriliği, hiçbir canlının hayat şekliyle kıyâslanamaz. 2- İlim Bilmek Yüce Allah bu sıfatıyla, bütün eşyaları ve hâdiseleri tüm detaylarıyla bilir, onun için en ufak bir madde yada hâdise ile ilgili olarak bilgisizlik haşa söz konusu değildir. 3- İrade Dilemek Yüce Allah bu sıfatıyla, mümkün olan şeylerin gerek yaratılmasını veya yok edilmesini ve gerek bir şeyin farklı farklı niteliklerde olup olmamasını diler ve irâde eder. Örneğin, yüce Allah bir kulu yaratıp yaratmamayı diler. Şâyet onu yaratmayı irâde eder ve kudretiyle yaratırsa, onu fakir yada zengin yapmayı. Tenini beyaz veya siyah kılmayı. Boyunu uzun yada kısa yapmayı… vs. gibi kulun niteliklerini kendi kadîm irâdesiyle belirler. 4- Kudret Güç getirmek Bu sıfat, Allah-u teâlâ’nın vâcib ve kadîm olan sıfatlarından biridir. Kudret, mümkün olan bir şeyi yapıp yapmama gücü anlamına gelir. Kudret sıfatı, vâcib yada mustahîl olan bir şey ile ilgili düşünülemez. Yani yüce Allah bu kudret sıfatıyla, ne vücûdu vâcib olan “başka bir yaratıcıyı yaratmak” gibi, ne de vücûdu mustahîl ve nâ-mümkün olan “yaratıcıyı Allahı yok etmek” gibi bir tasarrufu düşünülemez. Zira kudret, yüce Allah’ın bir şeyi vücûda getirebilme ve aynı zamanda da onu yok edebilme güç ve özelliğidir. Oysa kudret ile başka bir yaratıcıyı yaratabilmek söz konusu olursa, onu yok edebilmek de söz konusu olacaktır ki bu da, vücûdu vâcib olan yüce Allah’ın kendisinden başka bir yaratıcıyı yaratmak veya yok etmek anlamına gelir ki, bunu hiçbir akıl ve mantık kabûl etmez. 5- Semi İşitmek Yüce Allah bu sıfatıyla, hem zâtını hem de zâtının dışındaki her mevcûdu yüce zâtına özgü nitelikte işitir. 6- Basar Görmek Yüce Allah bu sıfatıyla, hem zâtını hemde zâtının dışındaki her mevcûdu yüce zâtına özgü nitelikte müşâhede eder ve görür. 7- Kelam Söz etme Yüce Allah bu sıfatıyla, ilim sıfatının kapsadığı her şeyi algılar ve bilir. Manevi Sıfatlar Allah-u teâlâ’nın ma’nevi sıfatları, onun subûtî sıfatlarından türetilen ve yüce zâtına isim olarak kullanılan şu sıfatlardır. 1- Kadir Allah-u teâlâ, mümkün olan her şeyi yapmaya ve yaratmaya kâdir ve muktedirdir. Onun asla yardıma ihtiyâcı yoktur. 2- Murid Allah-u teâlâ, kendi ihtiyân, seçiciliği ve isteğiyle mümkün olan her şeyi irâde edebilir, isteyebilir ve yaratabilir. 3- Alim Allah-u teâlâ, ezelden ve nihâyetsiz olan ebede kadar, her şeyin azmi ve çoğunu, apaçık olanını ve gizli olanını bilir. Hiçbir şey onun ilmi dışında düşünülemez. 4-Hayy Allah-u teâlâ, kudret irâde ve kelâmı ile diridir, ezelî ve ebedî hayata sahiptir. 5- Semiy’ Allah-u teâlâ, herhangi bir araç ve organa muhtâc olmadan her şeyi duyar, hatta duyulabilecek cinsten olmayan her şeyi de Semiy’ sıfatı ile bilir. 6- Basir Allah-u teâlâ, herhangi bir araç ve organa muhtâc olmadan her şeyi görür, hatta görülebilecek cinsten olmayan her şeyi de Basîr sıfatı ile bilir. 7- Mütekellim Allah-u teâlâ, herhangi bir araç ve organa muhtâc olmaksızın ve harf, ses, zaman ve mekân kaydı bulunmaksızın tekellüm eder, konuşur ve her şeyi bu sıfatla bilir.
En'âm / 75. Ayet وَكَذٰلِكَ نُر۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ مَلَكُوتَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِن۪ينَ Biz İbrâhim’e delille akıl yürütmesi, kesin bir ilme ve imana sahip olması için göklerin ve yerin muhteşem saltanatını öylece gösteriyorduk. En'âm / 79. Ayet اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ “Şunu bilin ki ben, dupduru bir iman ve teslimiyetle yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim. Ben müşriklerden değilim.” Neml / 59. Ayet قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ وَسَلَامٌ عَلٰى عِبَادِهِ الَّذ۪ينَ اصْطَفٰىۜ آٰللّٰهُ خَيْرٌ اَمَّا يُشْرِكُونَۜ De ki “Bütün hamdler Allah’a, selâm da onun seçtiği kullar üzerine olsun! Şimdi söyleyin bakalım, Allah mı hayırlıdır, yoksa müşriklerin O’na ortak koştuğu varlıklar mı?” Neml / 64. Ayet اَمَّنْ يَبْدَؤُا الْخَلْقَ ثُمَّ يُع۪يدُهُ وَمَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ Onlar mı hayırlı yoksa bütün varlıkları baştan yaratan, sonra o yaratmayı aralıksız tekrar edip yenileyen, öldükten sonra tekrar diriltecek olan ve sizi hem gökten hem de yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilâh daha olur mu hiç? Eğer doğru söylüyorsanız, haydi delilinizi getirin! Kasas / 71. Ayet قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ جَعَلَ اللّٰهُ عَلَيْكُمُ الَّيْلَ سَرْمَدًا اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأْت۪يكُمْ بِضِيَٓاءٍۜ اَفَلَا تَسْمَعُونَ Rasûlüm! De ki “Düşünün bakalım, eğer Allah kıyâmet gününe kadar geceyi üzerinizde aralıksız devam ettirse, Allah’ın dışında, size ışık getirebilecek bir ilâh kimdir? Hâlâ gerçeğe kulak vermeyecek misiniz?” Kasas / 73. Ayet وَمِنْ رَحْمَتِه۪ جَعَلَ لَكُمُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا ف۪يهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ Kullarına olan merhametinden ötürü Allah, sizin için geceyi ve gündüzü yarattı ki, geceleyin sükûnete erip dinlenesiniz, gündüzün de O’nun lutfundan rızkınızı arayıp şükredesiniz. Ankebût / 61. Ayet وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۚ فَاَنّٰى يُؤْفَكُونَ Eğer onlara “Gökleri ve yeri yaratan, güneş ve ayı insanların hizmetine veren kimdir?” diye sorsan mutlaka “Allah’tır” derler. O halde nasıl oluyor da doğru yoldan sapıp, bâtıl yollara sürükleniyorlar. Ankebût / 63. Ayet وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ۟ Yine onlara “Gökten suyu indirip, ölümünden sonra yeryüzünü onunla dirilten kimdir?” diye soracak olsan, mutlaka “Allah’tır” derler. Buna karşılık sen de onlara de ki “Bütün deliller kendisinin yegâne Rab ve İlâh olduğunu gösteren Allah’a hamdolsun!” Fakat insanların çoğu akıllarını kullanıp gereği gibi düşünmezler. Hadid / 3. Ayet هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ O Evvel’dir, Âhir’dir, Zâhir’dir, Bâtın’dır. O her şeyi hakkiyle bilir. Mülk / 19. Ayet اَوَلَمْ يَرَوْا اِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَٓافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَۜ مَا يُمْسِكُهُنَّ اِلَّا الرَّحْمٰنُۜ اِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَص۪يرٌ Üzerlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları havada tutan Rahmân’dan başkası değildir. Şüphesiz O, her şeyi hakkiyle görmektedir. Mülk / 30. Ayet قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَصْبَحَ مَٓاؤُ۬كُمْ غَوْرًا فَمَنْ يَأْت۪يكُمْ بِمَٓاءٍ مَع۪ينٍ De ki “Söyleyin bana Eğer suyunuz yerin dibine çekiliverse, size kaynağından akıp duran yeni ve tatlı bir suyu kim getirebilir?”
Yüce Allah'ın beş çeşit isim ve sıfatı bulunmaktadır. Bunlar; zati, sübüti, selbi , fiili ve haberi müteşâbih sıfatlardır. Peki Zati ve Subuti sıfatları nedir? tüm detaylarıyla haberimizde aradığınız tüm cevapları bulabilirisiniz. Ama önce haberimize başlamadan öne Zati ve subuti ne demek, ne anlama geliyor, gelin önce bu sorularımıza yanıt NE DEMEK?Dünya ile ilişkilendirilebilen yarattıklarıyla ortak olarak bulunabilen sıfatlara verilen isimdir. Varlığı kat’iyyen isbat edilene ait. Müsbet, isbatlı olan. Bak iman-ı bil-âhiretZATİ NE DEMEK, ANLAMI NEDİR?Zati sıfatlar Arapça kökenli bir kelime olup anlamı kendisine özgü anlamına gelmektedir. Allah Teâlâ'ya iman etmek demek, O'nun yüce varlığı hakkında vâcip ve zorunlu olan kemal ve yetkinlik sıfatlarıyla, câiz sıfatları bilip, öylece inanmak, zâtını noksan sıfatlardan yüce ve uzak şanına lâyık olan bütün kemal sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah Teâlâ'nın sıfatlarının hepsi ezeli ve ebedi sıfatlardır. O'nun sıfatlarının başlangıcı ve sonu sıfatları, yaratıkların sıfatlarına benzemez. Her ne kadar isimlendirmede bir benzerlik varsa da Allah'ın ilmi, iradesi, hayatı, kelâmı; bizim, ilim, irade, hayat ve kelâmımıza benzemez. Biz, Allah'ın zâtını ve mahiyetini bilemediğimiz ve kavrayamadığımız için O'nu isim ve sıfatlarıyla tanırız. Kur'ân-ı Kerim "Onu gözler idrak edemez. Fakat O, gözleri idrak eder. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır" el-Enâm 6/103 buyurarak, Allah'ın zâtını idrak etmenin, mahiyetini bilmenin imkânsız olduğunu Peygamber de bu konuda şöyle buyurmuştur "Allah'ın yaratıkları hakkında düşününüz. Fakat Allah'ın zâtı hakkında düşünmeyiniz. Gerçekten siz buna hiç güç yetiremezsiniz" Süyüti, el-Câmiu's-sagir, I, 132; Aclüni, Keşfü'l-hafâ, I, 311.PEKİ ALLAH'IN ZATİ VE SÜBUTİ SIFARLARI NELERDİR?Yüce Allah'ın varlığı zorunlu ve vâcip olan sıfatları Zâti sıfatlar, sübuti iki gruba Allah Teâlâ'nın zâtına mahsus olan, yaratıklarından herhangi birine verilmesi câiz ve mümkün olmayan sıfatlardır. Zât sıfatların zıtları Allah hakkında düşünülemediği, bu sebeple noksanlık, sonluluk ve eksiklik ifade eden bu özelliklerden O'nun tenzih edilmesi gerektiğinden bu sıfatlara ten- zihi sıfatlar ve selbi sıfatlar da ZATİ SIFATLARI NELERDİR?Allah cc Zati sıfatları Vücud, Kıdem, Beka, Muhâlefetün li'l-havâdis, Kıyâm, Vahdaniyyet olmak üzere 6 sıfatlar, Dünya ile ilişkilendirilemeyen ondan başka kimsede olmayan sıfatlara verilen isimdir. Allah'ın zati sıfatları kısaca sıfatlarının kısaca anlamları aşağıdaki ZATİ SIFATLARI KISACAVücut Var olmak anlamına Allah ezelidir, yani önceden de vardı Allah ebedidir, her zaman var olacak Allah yarattığı hiçbir varlığa benzemez, eşsizdir anlamına Bi-nefsihi Allah kendi zatıyla Allah tektir SUBUTİ SIFARLARI NELERDİR?Allah subuti sıfatları Hayat, İlim, Semi, Basar, İrade, Kudret, Kelâm, Tekvin olmak üzere 8 sıfatlar, Dünya ile ilişkilendirilebilen yarattıklarıyla ortak olarak bulunabilen sıfatlara verilen isimdir. Allah'ın subuti sıfatlarının kısaca anlamları aşağıdaki gibidirALLAHIN SUBUTİ SIFATLARI ANLAMLARI KISACAHayat Allah’ın var olması anlamına gelir. İlim Allah’ın her şeyi bilmesi anlamına Allah yapmak istediklerini yapmakta özgürdür anlamına Allah’ın her şeye gücünün / işitme Allah her şeyi duyar anlamına / görme Allah her şeyi görür anlamına / konuşma Allah konuşur anlamına / yaratma Allah var olmayanı yaratır anlamına zorunlu olan ve kemal ifade eden sıfatlardır. Bu sıfatlar "Allah diridir, irade edendir, güç yetirendir..., hayat, irade ve kudret... sıfatları vardır" gibi müsbet olumlu ifadelerle Allah'ı tanıttığı için sübüti sıfatlar adını almışlardır. Sübüti sıfatların zıtları olan özellikler Allah hakkında düşünülemez. Bu sıfatlar ezeli ve ebedi olup, yaratıkların sıfatları gibi sonradan meydana gelmiş hay diri, âlim bilen, kadir güç sahibi gibi dil kuralları açısından sıfat kelimeler olsun, ister hayat, ilim, kudret gibi masdar kalıbındaki kelimeler olsun bütün sübüti sıfatlar Allah'a verilebilir. İsimlendirmede bir benzerlik olsa da sübüti sıfatlar hiçbir şekilde yaratıkların sıfatlarına benzememektedir. Çünkü Allah'ın ilmi, kudreti, iradesi... sonsuz, mutlak, ezeli ve ebedidir, kemal ve yetkinlik ifade eder. Kullarınki ise sonlu, kayıtlı, sınırlı, sonradan yaratılmış, eksik ve yetersiz sıfatlardır. Sübüti sıfatlar sekiz ZATİ SIFATLARI ANLAMLARI DETAYLI1. Vücüd “Var olmak” demektir. Allah vardır, varlığı başkasından değil, zâtının gereğidir, varlığı zorunludur. Vücüdun zıddı olan yokluk Allah hakkında Kıdem “Ezeli olmak, başlangıcı olmamak” demektir. Hiçbir zaman düşünülemez ki, bu zamanda Allah henüz var olmamış olsun. Çünkü zaman denilen şeyi de O yaratmıştır. Ne kadar geriye gidersek gidelim O'nun var olmadığı bir zaman düşünülemez, bulunamaz. Allah sonradan meydana gelmiş varlık değildir. Ezeli kadim varlıktır. Kıdem sıfatının zıddı olan sonradan olma hudüs Allah hakkında Beka "Varlığının sonu olmamak, ebedi olmak” demektir. Allah'ın sonu yoktur. Ezeli olanın ebedi olması da zorunludur. Bekanın zıddı olan sonu olmak fenâ Allah hakkında düşünülemez. Ne kadar ileriye gidilirse gidilsin, Allah'ın olmayacağı bir an düşünülemez. Kur'ân-ı Kerim'de Allah'ın ezeli ve ebedi oluşu hakkında şöyle buyurulur "O, ilktir, sondur..." el-Hadid 57/3, "...Allah'ın zâtından başka her şey yok olucudur..." el-Kasas 28/88.4. Muhâlefetün li'l-havâdis “Sonradan olan şeylere benzememek” demektir. Allah'tan başka her varlık sonradan olmuştur. Allah, sonradan olan şeylerin hiçbirisine hiçbir yönden benzemez. Allah, kendisi hakkında bizim hatıra getirdiklerimizin de ötesinde bir varlıktır. Bu sıfatın zıddı olan, sonradan olana benzemek ve denklik müşâbehet ve mümâselet Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'da şöyle buyurulur "...O'nun benzeri olmak şöyle dursun benzeri gibisi dahi yoktur..." eş-Şürâ 42/11.5. Vahdâniyyet “Allah Teâlâ'nın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde bir ve tek olması, eşi, benzeri ve ortağının bulunmaması” demektir. Vahdâniy- yetin zıddı olan birden fazla olmak taaddüd, eşi ve ortağı bulunmak şirk, Allah hakkında düşünülmesi imkânsız olan sıfatlardandır. İslâm'a göre Allah'tan başka ilâh, yaratıcı, tapılacak, sığınılacak, hüküm ve otorite sahibi bir başka varlık yoktur. İhlâs ve Kâfirün süreleri ile Kur'an'ın pek çok âyeti Allah'ın tek ve eşsizliğini ortaya koyarken, şirki reddeder bk. el-Enbiyâ 21/22; el-İsrâ 17/42; ez-Zümer 39/4.6. Kıyâmbi-nefsihi “Varlığı kendiliğinden olmak, var olmak için bir başka varlığa ihtiyaç duymamak” demektir. Allah kendiliğinden vardır. Var olmak için bir yaratıcıya, bir yere, bir zamana, bir sebebe muhtaç değildir. Başkasına muhtaç olmak kıyâm bi-gayrihi, Allah hakkında düşünülemez. Kur'ân-ı Kenm'de bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur "De ki O Allah birdir. O, sameddir başkasına ihtiyaç duymayandır..." el-İhlâs 112/1-2, "Ey insanlar, Allah'a muhtaç olan sizlersiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur" el-Fâtır 35/15.ALLAH SÜBUTİ SIFARLARI ANLAMLARI DETAYLI1. Hayat “Diri ve canlı olmak” demektir. Yüce Allah diridir ve canlıdır. Her şeye, kuru ve ölü toprağa can veren O'dur. Ezeli ve ebedi bir hayata sahiptir. Hayat sıfatının zıddı olan “ölü olmak” memât Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'da bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur "Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan..." el-Furkan 25/58, "Artık bütün yüzler, diri ve her şeye hâkim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür..." Tâhâ 20/111.2. İlim “Bilmek” demektir. Allah her şeyi bilendir. Olmuşu, olanı, olacağı, gelmişi, geçmişi, gizliyi, açığı bilir. Allah'ın bilgisi yaratıkların bilgisine benzemez, artmaz, eksilmez. O, her şeyi ezeli ilmiyle bilir. Allah, her şeyi olacağı için bilir. Yoksa her şey Allah bildiği için olmaz. Âlemde görülen bu güzel düzen, tertip ve şaşmaz âhenk, onun yaratıcısının engin ve sonsuz ilminin en büyük göstergesidir. İlim sıfatının zıddı olan cehl bilgisizlik, Allah hakkında düşünülmesi imkânsız olan bir sıfattır. İlim sıfatı ile ilgili âyetlerden ikisinde şöyle buyurulur "O karada ve denizde ne varsa bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez..." el-Enâm 6/59, "Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun?..." el-Mücâdele 58/7.3. Semi “İşitmek” demektir. Allah işiticidir. Gizli, açık, fısıltı halinde, yavaş sesle veya yüksek sesle ne söylenirse Allah işitir, duyar. Bir şeyi duyması, o anda ikinci bir şeyi işitmesine engel değildir. İşitmemek ve sağırlık Allah hakkında Basar “Görmek” demektir. Yüce Allah her şeyi görücüdür. Hiçbir şey Allah'ın görmesinden gizli kalmaz. Saklı, açık, aydınlık, karanlık ne varsa Allah görür. Görmemek âmâlık Allah hakkında düşünülemez. Allah'ın işitici ve görücü olduğuna dair pek çok âyet vardır. Bunlardan birinde şöyle buyrulur "Allah gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Allah adaletle hükmeder. O'nu bırakıp taptıkları ise hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işiten ve görendir" el-Mü'min 40/19-20.5. İrade “Dilemek” demektir. Allah dileyicidir. Allah varlıkların konumlarını, durumlarını ve özelliklerini belirleyen varlıktır. Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz. İrade sıfatının zıddı olan iradesizlik ve zorunda olmak icâb bi'z- zât Allah hakkında düşünülemez. Meşiet de irade anlamına gelen bir kelimedir. Kur'an'daki "De ki Mülkün gerçek sahibi olan Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın..." Âl-i İmrân 3/26, "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini yaratır..." eş-Şürâ 42/49 âyetleri irade sıfatının nakli Teâlâ'nın iki türlü iradesi vardırTekvini İrâde Tekvini yapma, yaratma ile ilgili irâde; bütün yaratıkları kapsamaktadır. Bu irâde, hangi şeye yönelik gerçekleşirse, o şey derhal meydana gelir. "Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece "ol" dememizdir. Hemen oluverir" en-Nahl 16/40 anlamındaki âyette belirtilen irade bu çeşit bir İrade Teşrii yasama ile ilgili iradeye dini irade de denir. Yüce Allah'ın bir şeyi sevmesi ve ondan hoşnut olması, onu emretmesi demektir. Allah'ın bu mânadaki bir irade ile bir şeyi dilemiş olması, o şeyin meydana gelmesini gerekli kılmaz. "Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emrediyor irade ediyor..." en-Nahl 16/90 meâlindeki âyetteki irade bu çeşit bir iradedir. Tekvini irade hayra da şerre de, iyiliğe de kötülüğe de yönelik olarak gerçekleştiği halde teşrii irade, sadece hayra ve iyiliğe yönelik olarak gerçekleşir. Allah, hayrı da şerri de irade edip yaratır. Ancak O'nun şerre rızâsı yoktur, şerri emretmez ve şerden Kudret“Gücü yetmek” demektir. Allah sonsuz bir güç ve kudret sahibidir. Kudret sıfatının zıddı olan acizlik ve güç yetirememek acz, Allah hakkında düşünülemez. O'nun kudretinin yetişemeyeceği hiçbir şey yoktur. Kâinatta her şey Allah'ın güç ve kudretiyle olmaktadır. Yıldızlar, galaksiler, bütün uzay, canlı-cansız tüm varlıklar Allah'ın kudretinin açık delilidir. Kur'an'da Allah'ın kudreti ile ilgili olarak şöyle buyurulur "Allah gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardır. Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir" en-Nür 24/44-45.7. Kelâm “Söylemek ve konuşmak” demektir. Allah bu sıfatı ile peygamberlerine kitaplar indirmiş, bazı peygamberler ile de konuşmuştur. Ezeli olan kelâm sıfatının mahiyeti bizce bilinemez. Ses ve harflerden meydana gelmemiştir. Kelâmın zıddı olan konuşmamak ve dilsizlik, Allah hakkında düşünülemez. Allah kelâm sıfatıyla emreder, yasaklar ve haber verir. Bu sıfatla ilgili olarak Kur'an'da şöyle buyurulur "Müsâ tayin ettiğimiz vakitte Tür'a gelip de Rabbi onunla konuşunca Rabbim, bana kendini göster, seni göreyim dedi..." el-Arâf 7/143, "De ki Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizler mürekkep olsa ve bir o kadar daha ilâve getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir" el-Kehf 18/109.8. Tekvin “Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak” demektir. Yüce Allah yegâne yaratıcıdır. O, ezeli ilmiyle bilip dilediği her şeyi sonsuz güç ve kudretiyle yaratmıştır. Yaratmak, rızık vermek, diriltmek, öldürmek, nimet vermek, azap etmek ve şekil vermek tekvin sıfatının sonuçlandır. Bir âyette "Allah her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir" ez-Zümer 39/62 Diyanet İşleri Başkanlığı & Bölge Gündem Haber
Allah'ın Sıfatları Her Müslümanın, Allah'ın bütün kemâl sıfatlarına sahip, noksan sıfatların hepsinden de uzak olduğuna inanması farzdır. Tenzihi ve Selbi Sıfatlar Vücûd Kıdem Beka Muhalefetün lil-havâdis Kıyam Bi-nefsihî Vahdaniyet Zati ve Subuti Sıfatlar Hayât İlim İrâde Kudret Tekvin Sem' ve Basar Kelâm Tenzihi ve Selbi Sıfatlar Vücûd Bu sıfat, Allah Teâlâ'nın vâr olduğunu ifâde eder. Allah Teâlâ'nın varlığı başka bir varlığa bağlı olmayıp, zâtının îcabıdır. Yani vücûdu, zâtıyla kaimdir ve zâtının vâcib bir sıfatıdır. Bu sebeble Hak Teâlâ'ya Vâcibü'l-Vücûd denilmiştir. Bâzı Kelâm âlimleri, Vücûd sıfatına, sıfat-ı nefsiyye adını vermişlerdir. Vücûd'un zıddı olan adem yok olma Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Allah'ın yok olduğunu iddiâ etmek, kâinatı ve içindeki varlıkları inkâr etmeyi gerektirir. Çünkü her şey'i yaratan ve vâr eden O'dur. Kıdem Kıdem, Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmaması demektir. Allah Teâlâ kadîmdir, ezelîdir. Yani önce yok iken sonradan vâr olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Cenâb-ı Hakk'ın vâr olmadığı bir an, bir zaman, tasavvur edilemez. Aslında zaman ve mekânı yaratan da O'dur. Allah Teâlâ zaman ve mekân kayıtlarından münezzeh, ezelî ve kadîm bir Zât-ı Zülcelâldir. Kıdem'in zıddı olan hudûs sonradan olma, belli bir zamanda yaratılma Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Beka Beka, Allah Teâlâ'nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunması demektir. Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmadığı gibi, sonu ve nihayeti de yoktur. O hem kadîm ve ezelî, hem de bâki ve ebedîdir. Zâten kıdemi sâbit olan bir varlığın, bekası da vâcib olur. Beka'nın zıddı fena, yani, bir sonu olmaktır. Bu ise, Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Muhafeletün lil-Havâdis Allah'ın, sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. Allah Teâlâ ne zâtında, ne de sıfatlarında kendi yarattığı varlıklara benzemez. Biz Allah'ı nasıl düşünürsek düşünelim, O, hâtır ve hayâlimize gelenlerin hepsinden başkadır. Çünkü hâtıra gelenlerin hepsi hâdis, yani, sonradan yaratılmış, yok iken vâr edilmiş şeylerdir. Allah Teâlâ ise, vücûdu vâcib, kadîm ve bâkî, her şeyden müstağnî, her türlü noksandan uzak, bütün kemâl sıfatlara sahip olan İlâhî ve mukaddes bir zâtdır. Şübhe yok ki, böyle yüce bir Zât, önce yok iken sonra vâr olan, bil'âhare tekrar zeval bulan varlıklara benzemez. Nitekim Cenâb-ı Hak kendi zâtını Kur'ân-ı Kerîm'de arapça var. "Onun "Hak Teâlâ'nın benzeri yoktur. O, her şey'i işitici ve görücüdür" Şûra 11 sözleriyle tavsif etmiştir. Peygamber Efendimiz de asm bu mânayı te'yiden "Her ne ki senin aklına geliyor, işte Allah Teâlâ onun gayrısıdır" buyurmuştur. Kıyam Bi-nefsihî Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Mevcudatın hepsi, sonradan vücuda gelmiştir. Bu sebeble de bir Yaradana ve bir mekâna muhtaçdırlar. Buna mukabil her şeyin yaratıcısı olan Allah Teâlâ'nın vücûdu, zâtının gereğidir ve varlığı hiçbir şey'e muhtaç değildir. Şayet Allah da vâr olabilmek için başka bir varlığa muhtaç olsa idi, O da mahlûk olur ve her şey'in Hâlikı ve başlangıcı olmazdı. Halbuki O, her şey'in Hâlikı ve yaratıcısıdır. O'ndan başka her şey mahlûktur. Hâlık ise, mahlûkuna asla muhtaç olmaz. Vahdaniyet Vahdaniyet, Allah'ın bir olması demektir. Vahdaniyet, Allah Teâlâ'nın kemal sıfatlarının en önemlisidir. Çünkü bu sıfat, Allah Teâlâ'nın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde bir olduğunu; saltanat ve icraatında ortaksız bulunduğunu ifade etmektedir. Zati ve Subuti Sıfatlar Hayât Cenâb-ı Hakk'ın hayat sâhibi olması, hayat sıfatiyle muttasıf bulunması demektir. Cenâb-ı Hak hakkında vâcib olan bu sıfat, mahlûkatta görülen ve maddenin ruh ile birleşmesinden doğan geçici ve maddî bir hayat olmayıp ezelî ve ebedîdir. Bütün hayatların kaynağı olan hakikî hayattır. Hayat sıfatı, İlim, İrâde, Kudret gibi kemâl sıfatlariyle yakından ilgilidir. Bu sıfatların sâhibi bir zâtın, hayat sâhibi olması zarurîdir. Çünkü ölü bir varlığın ilim, irade ve kudret gibi kemâlâtın sâhibi olacağı düşünülemez. Bunun içindir ki, hayat sıfatını, Cenâb-ı Hakk'ın ilim, irade ve kudret gibi sıfatlarla vasıflanmasını sağlayan ezelî bir sıfattır, diye târif etmişlerdir. Hayat sıfatının zıddı memât, yani, ölü olmaktır. Bu ise Allah hakkında muhaldir. İlim Allah Teâlâ'nın her şey'i bilmesi, ilminin her şey'i kuşatması demektir. Bu âlemi en güzel şekilde, en mükemmel bir nizâm üzere yaratan ve onu idare eden Zât-ı Akdes'in, yarattığı varlığı en ince teferruatına kadar bilmesi gerekir. Zira hakikatı, faydası, lüzum ve hikmeti bilinmeyen bir şey, nasıl yaratılabilir? O halde yaratıcının bir şey'i yaratabilmesi için, evvelâ ilim sâhibi olması, sonra o ilmin icablarına göre yaratması şarttır. Bundan başka, îman ve sâlih amel sâhiplerini mükâfatlandırmak, isyan eden ve kötü yolda olanları da cezalandırmak, ancak bu kimselerin yaptıklarını bütün teferruatı ile bilmekle mümkündür. İlmin zıddı cehil, gaflet ve unutkanlıktır. Bütün bunlar Hak Teâlâ hakkında muhaldir. İrâde Allah'ın bir şey'in şöyle olup da böyle olmamasını dilemesi; her şey'i dilediği gibi tayin ve tesbit etmesi demektir. Allah Teâlâ kâmil bir irâde sahibidir. Bu kâinatı ezelî olan irâdesine uygun olarak yaratımştır. Bu kâinatta olmuş ve olacak her şey Allah'ın dilemesi ve irâde etmesiyle olmuş veya olacaktır. O'nun her dilediği mutlaka olur, dilemediği de asla vücûd bulmaz. Bu hususta Kur'an'da "Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmederse yani onu dilerse ona ancak 'ol' der, o da oluverir" Âl-i İmrân, 47 buyrulur. Hadîs-i şerîfte de "Allah'ın dilediği oldu, dilemediği de olmadı" denilmiştir. İrâde sıfatından başka meşîet adında müstakil bir sıfat yoktur. Kudret Kudret, Hak Teâlâ'nın varlıklar üzerinde irâde ve ilmine uygun olarak te'sir ve tasarruf etmesi, her şey'i yapmağa ve yaratmaya gücü yetmesi demektir. Allah Teâlâ'nın sonsuz bir kudret sahibi olduğuna ve her şey'e kadir bulunduğuna, görmekte olduğumuz şu kâinat ve ihtiva ettiği güzellik ve şaşmaz nizam en büyük delildir. Tekvin Tekvin; îcad ve yaratma demektir. Tekvin'i mâdum yok olan bir şey'i yokluktan çıkarmak, vücûda getirmek diye îzah etmişlerdir. Tekvin, Ehl-i Sünnet'in iki hak itikadî mezhebinden biri olan Mâtüridîlere göre, ilim, irade ve kudret sıfatından ayrı bir sıfattır. Yine Mâtüridîlere göre, Hak Teâlâ'nın yaratmak, rızık ve nimet vermek, azâb vermek, diriltmek, öldürmek gibi bütün fiilleri, tekvin sıfatına râcidir. Onun eser ve tecellîsi sayılır. Bunlara sıfat-ı fi'liyye fiilî sıfatlar da denilir. Kudret ve tekvin, birer kemal sıfatı olup zıdları olan acz, Allah hakkında muhaldir. Eş'arîlere göre ise Allah'ın tekvin sıfatı diye ayrı, müstakil bir sıfatı yoktur. Tekvin, kudret sıfatının makdûrata yaratılması takdîr edilmiş şeylere yaratma ânında taallûkundan ibarettir. Yani tekvin, kudret sıfatı içinde itibarî bir vasıf olmaktadır. Allah Teâlâ'ya Mükevvin isminin verilmesi, O'na, kudret sıfatından ayrı, Tekvin adında bir sıfatın isnâd edilmesini gerektirmez. İcad etmek, yaratmak, bilfiil vücuda getirmek, Hak Teâlâ'nın Kudret sıfatıyla olur. Mâtüridîler Tekvin sıfatını Kudret sıfatından ayrı bir sıfat kabûl ettiklerinden, zâtî ve sübûtî sıfatları 8 olarak sayarlar. Eş'arîlere göre ise bu sıfatlar 7'dir Sıfât-ı Seb'a. Sem've Basar Allah'ın her şey'i işitip, her işi görmesi demektir. Sem' ve basar sıfatları da Allah'ın ezelî ve ebedî kemâl sıfatlarındandır. Allah'ın işitip görmesine, uzaklık - yakınlık, gizlilik - açıklık, karanlık - aydınlık gibi mefhumlar bir engel teşkil edemezler. O, içimizdeki fısıltıları, kalbden ve gönülden yaptığımız duaları işitir. Hikmetine uygun şekilde karşılık verir. Hak Teâlâ'nın Semî' ve Basîr, yani, her şey'i en iyi işitici ve en iyi görücü olduğu, Kur'ân-ı Kerîm'de defalarca zikredilmiştir. Sem' ve Basar sıfatları birer kemâl sıfatı olduğundan, zıdları olan a'mâlık görmemek ve sağırlık işitmemek Zât-ı Bârî hakkında muhal olan noksan vasıflardandır. Kelâm Allah Teâlâ'nın harfe ve sese muhtaç olmadan konuşması demektir. Allah Teâlâ'nın kelâm, yani, söyleme, konuşma sıfatı vardır. Bu sıfat ezelî ve ebedîdir. Bu sebeble Allah'a Mütekellim denilir. Kur'ân-ı Kerîm'e de Kelâmullah tabir edilir. Allah'ın peygamberlerine bildirdiği vahiyler, onlara verdiği İlâhî kitablar, mahlûkatına gönderdiği ilhamlar, hep O'nun Kelâm sıfatının bir tecellîsidir.
İzmir’den Tamer Çiftçioğlu “Allah’ın eli, inmesi, arşa istivası, ruhu, gülmesi ve sevinmesi vs. Bu tarz âyet ve hadislerde geçen sıfatları nasıl tevil ederiz?” HABERÎ SIFATLARIN ANLAMI Allah’ın Haberî Sıfatları, Kur’ân’ın ve hadislerin doğrudan haber vermesiyle öğrendiğimiz, gerçek manasını ancak Allah’ın bildiği İlâhî Sıfatlardır. Böyle sıfatlara, manasını doğru kavramak için doğru tevillere ihtiyaç duyulması dolayısıyla Müteşabih Sıfatlar da denmiştir. Bediüzzaman’a göre, insanlar Allah’ın bazı sıfatlarının hakikî manasını kavramaktan aciz olduklarından, Kur’ân böyle sıfatları mecazi ifadelerle, yani insanlarca bilinen lâfızlarla zihinlere Haberî sıfatları okurken, gerçek manasını Allah’a bırakmalı, Allah’ı cisimden, şekilden ve yönden tenzih etmeli, Allah’ı Allah’ın dışındaki şeylere benzetmekten kaçınmalı, Allah’ın ulviyet ve kudsiyetine uygun düşmeyen, yorumlardan uzak durmalıyız. Meselâ Kur’ân’da çok geçen, taht kurma ve tahta oturma manasına gelen “İstiva” sıfatının mahiyeti ve anlamı İmam-ı Mâlik’e ra sorulunca, İmam hiç yorum dahi yapmadan demiş ki “İstivâ meçhul, keyfiyeti makul değil, buna inanmak vacip, suâl sormak ise bid’attir.”2 KUR’ÂN REHBER-İ MUTLAK OLDUĞUNU BÖYLE GÖSTERİYOR Allah’ın bazı sıfatlarının Kur’ân’da bizim bildiğimiz kavramlarla bildirilmesi Kur’ân’ın rehber-i mutlak olduğunu gösteriyor. Yoksa Bediüzzaman’a göre, Kur’ân beşere, bir ulû’l-azm olan Hazret-i Mûsâ’nın as Tûr-i Sînâ’da birkaç dakika ancak dayandığı kelâmullah tarzında hitap etse ve Allah’ın bazı sıfatlarını müteşâbih olarak değil de hakikî manasıyla ifade etseydi, insanların bunu anlamaları mümkün Bedîüzzaman, böyle Müteşâbih sıfatlar için Cenâb-ı Hakk’a şekil ve sûret vermekten kaçınılması gerektiğini önemle Haberî sıfatlardan bir kısmını kısaca ele alalım İstivâ İstivâ; yükselmek, istilâ etmek, tahta oturmak, hükümran olmak manaları ile zihne yaklaştırılabilir. Kur’ân’da, “Rahmân arş üzerinde istivâ etmiştir.”5 âyeti birçok sûrede geçiyor. Bediüzzaman Kur’ân’da zikri geçen “İstivâ” sıfatı ile, Allah’ın kendi Rubûbiyet mertebesini bir sultanın taht-ı saltanatında durup icrâ-i hükûmet ettiği misalinde ve azametinde, takdim buyurduğunu beyan Böylece bir sultandan korkan insanoğlunun, Rabb’inden daha fazla haşyet ve heybet duyması gerektiği vurgulanmak istenmiştir. Vech Vech, yüz demektir. Bu kavramla vecih, sîmâ, zât ve vücud mânâlarını zihmimize yaklaştırıyor. Kur’ân’da bir çok sûrede geçen “Celâl ve ikram sahibi olan Rabb’inin Vech’i bâkîdir”7 âyeti, “Vech” sıfatını telâffuz ediyor. Bediüzzaman, “Her şey helâk olup gidicidir, ancak O’nun Vech’i müstesnâ”8 âyetinde geçen “Vech” sıfâtını Allah’ın Zâtı, Vücudu, Bekâ’sı, Sermediyeti ve Vahdâniyeti olarak tevil Yed “Yedullâh = Allah’ın eli”10 demektir. Bu sıfat, kuvvet, kudret ve nimet olarak te’vil edilmiştir. “Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir?”11 Bir diğer âyette, “Göğü elimizle biz kurduk.”12 buyuruluyor. Bediüzzaman bazen “yed-i kudret”13, bazen “dest-i gaybî” lâfızlarıyla bu sıfatı Bedîüzzaman, Cenâb-ı Hakk’ın kendisine ait bir sıfatı bizim bildiğimiz bir mana ile zihnimize bu kavram ile yaklaştırdığını ifade Bu tevillerde de görüldüğü gibi âyet ve hadislerde geçen Allah’ın inişini “rahmet tecellisi” ile ruhunu “irade, emir ve kudret” ile, gülmesini “şefkat” ile tevil edebiliriz. Dipnotlar 1- İşârât’ül-İ’câz, s. 22. 2- Beyhakî,El-Esmâ, 408-409. 3- Sözler, s. 170. 4- Muhâkemât, s. 40. 5- Tâhâ Sûresi, 20/5; Bakınız Bakara Sûresi, 2/29; A’râf Sûresi, 7/54; Yunûs Sûresi, 10/3; Ra’d Sûresi, 13/2; Furkân Sûresi, 25/59; Secde Sûresi, 32/4; Fussilet Sûresi, 41/11; Hadîd Sûresi, 57/4. 6- Sözler, s. 354. 7- Rahmân Sûresi, 55/27; Bakınız Bakara Sûresi, 2/115, 272; Ra’d Sûresi, 13/22; Rûm Sûresi, 30/38; İnsân Sûresi, 76/9; Leyl Sûresi, 92/20. 8- Kasas Sûresi, 28/88. 9- Sözler, s. 618; Lem’alar, s. 245; Mektûbât, s. 62. 10- Fetih Sûresi, 10. 11- Sâd Sûresi, 38/75; Bakınız Mâide Sûresi, 5/64; Âl-i İmrân Sûresi, 3/26; Fetih Sûresi, 48/10; Hadîd Sûresi, 57/29; Yâsin Sûresi, 36/83; Mülk Sûresi, 67/1. 12- Zâriyât Sûresi, 51/47. 13- Sözler, s. 283; İşârât’ül-İ’câz, s. 137, 205, 209. 14- Şuâlar, s. 521. 15- İşârât’ül-İ’câz, s. 22. Benzer konuda makaleler
allahın vücut sıfatı ile ilgili ayetler